Avrupa Birliği Hibeleri Danışmanlığı
İÇİNDEKİLER ->
Avrupa Birliği Hibeleri Danışmanlığı
Avrupa Birliği (AB) Hibeleri Temel Bilgiler
Ülkemizde Avrupa Birliği ile İlişkileri Koordine Eden Kurum Neresidir?
2018 yılına kadar var olan Avrupa Birliği Bakanlığı, 15 Temmuz 2018 Tarihli ve 30479 Sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan “4 Sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatları Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Avrupa Birliği Başkanlığı olarak yeniden yapılandırılmıştır.
Avrupa Birliği Hibe Programı Nedir ?
Bilindiği üzere ülkemiz Avrupa Birliğine aday ülkeler statüsündedir. Avrupa Birliği hibe fonu, Avrupa Birliği ülkeleri ve Avrupa Birliği’ne aday ülkelerde kabul edilen AB Uyum Yasaları çerçevesinde oluşturulan bir kaynaktır.
Avrupa Birliğine Katılım Öncesi Mali Yardımlar kapsamında sivil toplum kuruluşları (ticaret ve sanayi odaları, meslek odaları, üniversiteler, dernekler, vakıflar, kooperatifler, birlikler, sendikalar vb.) tarafından geliştirilen projeler “Hibe Programı” adı verilen bir yöntem ile finanse edilmektedir. Hibe Programı, halihazırdaki Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamındaki öncelikler çerçevesinde merkezi düzeydeki kamu kuruluşları (Bakanlıklar, Müsteşarlıklar vb.) tarafından geliştirilmiş projelerin içerinde yer alan ve söz konusu proje alanındaki AB uyum çalışmalarına sivil toplum kuruluşlarının da katılmasını desteklemek amacıyla oluşturulmuş bir uygulama yöntemidir.
En güncel Avrupa Birliği hibelerini nereden öğrenebilirim ?
Avrupa Birliği’nin ülkemizde mevcut güncel hibe programları Dışişleri Bakanlığına bağlı Avrupa Birliği Başkanlığından öğrenilebilir.
Ne Tür Avrupa Birliği Hibe Programları Mevcuttur?
İşletmelere etkileri açısından ele alındığında Avrupa Birliği Hibe Programları genel olarak;
Yerel Kalkınma Girişimleri ve KOBİ Hibe Programları başlığı altında değerlendirilebilir.
Bilindiği üzere Avrupa Birliği (AB), özellikle gelir dağılımı ve istihdam açısından ülkeler ve bölgeler arasındaki farklılıkların azaltılmasına büyük önem vermektedir. Yerel / Bölgesel Kalkınma Girişimleri bu kapsamda olup detaylı bilgiye aşağıdan ulaşılabilir. AB’nin bölgesel politikaları temelde ekonomik ve sosyal uyumun artırılması ve bölgeler arasındaki farklılıkların azaltılması amaçlarına yöneliktir. Bu amaçlar doğrultusunda üye ülkeler, AB’nin “Yapısal Fonlar” ve “Uyum Fonu” olarak isimlendirilen mali araçlarından faydalanmaktadır.
Avrupa Birliği KOBİ Destek ve Hibeleri çeşitli sözleşmeler çerçevesinde devam emektedir. KOBİ’ler için Hibe Programı yanı sıra örneğin 2022 yılında AB, Alman Kalkınma Bankası ve KOSGEB aracılığı ile imzalanan Türkiye’de Sosyal ve Ekonomik Uyumu Teşvik Etmek İçin Özel Sektörün Güçlendirilmesi sözleşmesi kapsamında 15 ilimizde KOBİ’lere 65 milyon avro destek planlanmıştır. Projenin amacı, Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Mardin, Mersin ve Şanlıurfa’da faaliyet gösteren Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere (KOBİ) verilecek mali destekler ile Türk vatandaşları ve geçici ve uluslararası koruma altındaki yabancılar için istihdam yaratılması ve var olan istihdamın korunmasıdır.
Bu kapsamda projede iki program bulunmaktadır.:
Program I – 30 Milyon Avro’ya kadar Faiz / Kar Payı Desteği
Projenin yürütüleceği ve yukarıda sıralanan 15 ilde faaliyet gösteren KOBİ’ler yatırım ve işletme sermayesi ihtiyaçları için avantajlı koşullarla finansmana erişecekler. Böylece işsizlerin veya kayıt dışı çalışanların kayıt altına alınarak ekonomik hayata dahil edilmeleri ve halihazırda istihdam edilenlerin işlerinin korunması planlanıyor. KOBİ’lerin programa katılan bankalardan kullanacakları kredilere ait faiz giderlerinin destekleneceği program kapsamında yeni istihdam yaratılması ve istihdamın korunması halinde KOBİ’lere toplam 30 milyon Avro’ya kadar faiz / kar payı desteği sağlanacak.
Program II – 35 Milyon Avro’ya kadar Geri Ödemesiz Destek
15 ilde faaliyet gösteren KOBİ’lerin hazırlayacakları projeler desteklenecek ve böylece kayıtlı istihdam yaratılması veya istihdamın korunması sağlanacak. İstihdam Taahhütlü KOBİ Destek Programı çerçevesinde KOBİ’lere toplam 35 milyon Avro değerinde geri ödemesiz destek sağlanacak.
Geçmişten Günümüze Avrupa Birliği Nasıl Şekillenmiştir?
Birleşmiş Avrupa ülküsü, gerçek bir siyasi projeye dönüşüp ülkelerin hükümet politikalarında uzun vadeli bir hedef haline gelmeden önce, sadece filozoflarla önsezili kimselerin düşüncelerinde yaşıyordu. Avrupa Birleşik Devletleri hümanist ve barışçı bir hayalin parçasıydı. Avrupa yüzyıllarca, sık sık yaşanan kanlı savaşlara sahne oldu. 1870-1945 yılları arasında Fransa ve Almanya üç kez savaştılar. Bu savaşlarda birçok insan yaşamını kaybetti. Bu felaketler üzerine bazı Avrupalı lider ve düşünürleri, barışın sürdürülebilmesinin tek yolunun, ülkelerinin ekonomik ve siyasi yönlerden birleşmesi olduğu fikrine vardılar. Avrupa’da ulusal uzlaşmazlıkları aşabilecek bir örgütlenmenin kuruluşu İkinci Dünya Savaşı sırasında totaliter yönetimlere karşı savaşan direniş hareketlerinden kaynaklandı.
Schuman Planı
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Avrupalı devlet adamlarının Avrupa’da kalıcı bir barış oluşturma çabaları hız kazandı.Robert Schuman (Fransa Dışişleri Bakanı), Eski Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri Jean Monnet’in tasarısına dayanarak, 9 Mayıs 1950 tarihinde, Avrupa Devletlerini, kömür ve çelik üretiminde alınan kararları bağımsız ve uluslarüstü bir kuruma devretmeye davet etti. Schuman Planına göre, Avrupa’da bir barışın sağlanabilmesi için Fransa ve Almanya arasında yüzyıllardır süregelen çekişmenin son bulması gerekiyordu. Bunun yolu ise, söz konusu kurumun gözetiminde, ortak kömür ve çelik üretimini sağlamak ve bu örgütlenmeyi tüm Avrupa devletlerinin katılımına açık tutmaktı.
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT)
Schuman Deklarasyonunun bir sonucu olarak, 1951 yılında, Belçika, Federal Almanya, Lüksemburg, Fransa, İtalya ve Hollanda’dan oluşan 6 üye ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kuruldu. Söz konusu Topluluğun Yüksek Otoritesi’nin ilk başkanı ise, Schuman Deklarasyonu’na ilham veren bu fikrin sahibi Jean Monnet oldu. Böylece, savaşın ham maddeleri olan kömür ve çelik, barışın araçları oluyor; dünya tarihinde ilk defa devletler kendi iradeleri ile egemenliklerinin bir kısmını ulusüstü bir kuruma devrediyordu.
Roma Antlaşması ve Avrupa Ekonomik Topluluğu
Altı üye devlet, 1957’de, işgücü ile mal ve hizmetlerin serbest dolaşımına dayanan bir ekonomik topluluk kurmaya karar verdiler. Böylece, kömür ve çeliğin yanısıra diğer sektörlerde de ekonomik birliği kurmak amacıyla, 1957’de Roma Antlaşması imzalanarak Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) kuruldu. AET’nin amacı, malların, işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaştığı bir ortak pazarın kurulması, ve en nihayetinde siyasi bütünlüğe gidilmesiydi.
Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM)
Avrupa Ekonomik Topluluğu gibi, Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) da 1 Ocak 1958 tarihinde yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile kuruldu. Topluluğun amacı, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ve güvenli biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla üye devletlerin araştırma programlarını koordine etmek olarak belirlendi.
Füzyon Antlaşması ve Avrupa Toplulukları
1965 yılında imzalan Füzyon Antlaşması (Birleşme Anlaşması) ile, yukarıda adı geçen üç topluluk (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu) için tek bir Konsey ve tek bir Komisyon oluşturularak, bu Topluluklar, Avrupa Toplulukları adı altında anılmaya başlandı.
Gümrük Birliği
Mamul mallarda gümrük vergileri, planlanandan önce 1 Temmuz 1968’de kaldırıldı; özellikle tarım ve ticaret politikaları olmak üzere ortak politikalar 60’ların sonunda yerli yerine oturmuştu.
İlk Genişleme Dalgası
Altılar’ın başarısı Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda’yı Topluluk üyeliğine başvurmaya yöneltti. General de Gaulle yönetimindeki Fransa’nın 1963’de ve 1967’de İngiltere’nin üyeliğine karşı iki kez veto yetkisini kullandığı çetin bir pazarlık dönemini takiben, bu üç ülke 1973’te üye oldular.
1980’ler: Topluluk Güneye Doğru Genişliyor
Topluluk 1981’de Yunanistan’ın, 1986’da da İspanya ve Portekiz’in katılmalarıyla güneye doğru genişledi. Böylece, üye sayısı 12’ye ulaştı.
Avrupa Tek Senedi
Dünyadaki durgunluk ve mali yükün paylaşımı konusundaki iç çekişmeler 1980 başlarında bir “Avrupa karamsarlığı” havasının doğmasına neden oldu. Ancak, 1984’ten sonra bunun yerini Topluluğun canlandırılması konusunda daha umutlu beklentiler aldı. Jacques Delors başkanlığındaki Komisyonun 1985’te hazırladığı Beyaz Kitaba dayanarak Topluluk 1 Ocak 1993’e kadar tek pazar oluşturmayı kendisine hedef edindi. Avrupa Tek Senedi, 17 Şubat 1986’da Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, Lüksemburg ve Portekiz tarafından, 28 Şubat 1986’da ise Danimarka, İtalya ve Yunanistan tarafından imzalandı.
1987 yılında yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi ile Avrupa Topluluklarını kuran Antlaşmalar kapsamlı bir biçimde değişikliğe uğradı.
Maastricht Antlaşması ve Avrupa Birliği
Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından 3 Kasım 1990’da iki Almanya’nın birleşmesi, Merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinin Sovyet denetiminden kurtulmaları ve demokratikleşmeleri, Aralık 1991’de de Sovyetler Birliği’nin çözülmesi Avrupa’nın siyasi yapısını baştan aşağı değiştirdi. Üye Devletler bağlarını güçlendirme kararlılığıyla, temel özellikleri 9-10 Aralık 1991’de Maastricht’te toplanan Avrupa Birliği Zirvesi’nde kararlaştırılan yeni bir Antlaşmanın müzakerelerine başladılar. Maastricht Antlaşması, diğer adıyla Avrupa Birliği Antlaşması, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu antlaşma ile 1999’a kadar parasal birliğin tamamlanmasına, Avrupa vatandaşlığının oluşturulmasına ve ortak dış ve güvenlik ile adalet ve içişlerinde işbirliği politikalarının meydana getirilmesine karar verildi.
Maastricht Antlaşması ile üç sütunlu Avrupa Birliği yapısı oluşturuldu. Bu yapının ilk sütununu Avrupa Toplulukları (AKÇT, AET ve EURATOM), ikinci sütununu “Ortak Dışişleri Güvenlik Politikası”, üçüncü sütununu ise “Adalet ve İçişleri” oluşturuyordu.
Yeni Bir Genişleme: Avusturya, Finlandiya, İsveç
1995 yılında, Avusturya, Finlandiya İsveç’in katılımıyla, Avrupa Birliği’nin üye sayısı 15’e yükseldi.
Ekonomik ve Parasal Birlik
Avrupa ortak para birimi olan Euro, 1 Ocak 2002 tarihinde resmen tedavüle girerek, 12 ülkede kullanılmaya başlandı.
Son Genişleme Dalgaları
2004 yılında, Avrupa Birliği’nin tarihindeki en büyük genişleme dalgası gerçekleşti ve 10 yeni ülke (Çek Cumhuriyeti, Estonya, GKRY, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya) Avrupa Birliği’ne katıldı. 2007 yılında, Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla AB’nin üye sayısı 27’ye yükseldi. 2013 yılında Hırvatistan’ın katılımıyla Avrupa Birliği Üye Devlet sayısı 28’e ulaştı.
Lizbon Antlaşması
Avrupa Birliği’nin derinleşme sürecindeki son önemli aşama, 2007 yılında imzalanan ve 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile gerçekleşti. Bu antlaşma ile, temel olarak, AB’nin karar alma mekanizmalarındaki tıkanıklıkların giderilmesi ve Birliğin daha demokratik ve etkili işleyen bir yapıya kavuşması hedeflendi. Bu hedef doğrultusunda kapsamlı değişikliklere gidilerek, Avrupa Topluluğu’nu kuran Antlaşmanın adı “Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma” olarak değiştirildi.
Kaynak: https://ab.gov.tr/_105.html
Ülkemiz ile Avrupa Birliği İlişkileri Ne Zamandır Sürmektedir?
Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) 1958 yılında kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye, 31 Temmuz 1959’da Topluluğa ortaklık başvurusunda bulunmuştur. AET Bakanlar Konseyi, Türkiye’nin yapmış olduğu başvuruyu kabul ederek üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir ortaklık anlaşması imzalanmasını önermiş ve söz konusu anlaşma (Ankara Anlaşması) “Türkiye ekonomisinin hızlı kalkınmasını ve Türk halkının istihdam düzeyinin ve yaşam koşullarının yükseltilmesini sağlama gereğini göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi özendirmek” amacı ile 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ankara Anlaşması, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin hukuki temelini oluşturmaktadır.
“Ankara Anlaşması” hakkında detaylı bilgi için: http://www.ab.gov.tr/files/ardb/ankara_anlasmasi.pdf
AB-TR ilişkileri Hakkında Detaylı Bilgi İçin: https://ab.gov.tr/siteimages/2017_08/kronoloji.pdf
https://www.kosgeb.gov.tr/site/tr/genel/detay/8518/turkiye-avrupa-birligi-iliskileri
Devlet Destekleri, Teşvikleri ve Hibeleri Danışmanlığı Kapsamında Sunduğumuz Diğer Hizmetler
Alaybeyoğlu Danışmanlık, firmaların devlet destekleri, teşvikleri ve hibeleri açısından durumlarını analiz eder. İşletmenizin, yararlanabileceği teşvik ve desteklerden en yüksek oranda yararlanmasını sağlamak amacıyla aylık teşvik raporları oluşturur. Böylece müşterilerine doğru, eksiksiz ve güvenilir sonuçlar sunar. Bu kapsamdaki tüm hizmetlere göz atmayı unutmayın.
Diğer Tüm Hizmet Kategorilerimize Göz Atın...
Sunduğumuz hizmetleri sizler için kategorik olarak aşağıda sunduk. İlgili hizmet kategorisine giderek bu alanda sunulan detayları inceleyebilirsiniz. Herhangi bir sorunuz için çalışma saatlerimiz içinde telefon veya whatsapp ile bizlere ulaşabilirsiniz. Dilerseniz iletişim sayfamızdan eposta göndermeniz halinde belirttiğiniz iletişim numarasından sizlere en kısa sürede dönüş yaparız.
Unutmayın, işletmenizin sağlıklı şekilde büyümesi ve fırsatları değerlendirmesi için varız, sizler için ilkeli ve profesyonel bir çözüm ortaklığı teklif ediyoruz.
Profesyonel Çözüm Ortaklığı
Alaybeyoğlu İnsan Kaynakları ve Danışmanlık Hizmetleri Ltd.Şti olarak çok geniş bir yelpazede hizmet vermekteyiz. Aşağıda ana kategoriler bazında hizmetlerimizi sunduk. Sunduğumuz hizmetlerin kapsamlı içeriğine göz atın ve detaylarını incelemeyi unutmayın. İşletmenizin istifade edebileceği belki de henüz varlığını bile bilmediğiniz SGK, İŞKUR ve TÜM DEVLET DESTEK, TEŞVİK VE HİBELERİNİ İNCELEYİN.
Size Özel
İşletmenize Özel Çözümler
Tüm çözüm ortaklarımıza sunduğumuz hizmetleri, alışılageldik olmanın ötesinde her zaman işletmenize özel şekilde ele alırız. Sizi ve dinamiklerinizi öğrenir ve birlikte hareket ederiz.
- Teşviklerden istifade eder, cezai müeyyideler ile karşılaşmazsınız.
- Çalışanlarınızın haklarını korur ve en iyisini sunarsınız.
- Çalışma ekonomisti, hukukçu ve mali müşavirlerden oluşan dev bir kadro ile size özel çözümler üretilir.